Çerkes kırbacı belli ustalar tarafından yapılırdı.
İnce bir deri sapa eklenir. Sap, kişinin isteğine
göre gümüşten, kiraz ağacı veya başka bir
ağacın dalından yapılırdı. Gümüşten yapılan
sapların üzerine çeşitli süslemeler yapılırdı. Ağaç
sapların üstü ise deri ile kaplanırdı. Kırbacın ucu
için deriyi pişirip yumuşatırlardı. İp gibi ince ince
dilip, uzun ince bir derinin üzerine örerlerdi. Bu
işlem ustalık gerektirir, herkes yapamazdı.
Çerkesler buna kamçı derdi.
Kırbacın malzemesi
Kırbacın yapıldığı malzeme kullanıcının
statüsünü gösterirdi. Kırbacı kullanmanın da
kuralları vardı. Ata binerken kırbaç daima sağ
elle tutulurdu. Bir atlı ile karşılaşıldığında , her iki
tarafın da soluna gelecek şekilde (Her ikisinin de
kırbacı tutan elleri dışarıda kalacak şekilde)
geçilirdi. Karşıdan gelen bayansa sağ tarafından
geçebilirdi. Bu kurala uymayanlar kınanırdı.
Misafirliğe gidildiğinde; misafir oda girişine kırbacın ucunu içeriye dönük olarak asmışsa
kalacağını, dışa doğru asmışsa gideceğini gösterirdi. Çerkeslerde gelen misafirin kim olduğunu
sormak, ne kadar kalacağını sormak ayıptır. Bu yüzden bu şekilde işaret verilir.
Ayrılırken atına binmek için evin kapısından biraz uzaklaşır. Ata binip de hareket ettiğinde ata
kırbaç vurulmaz. Vurursa ev sahibinden memnun kalmadığını gösterir ki bu da ev sahibi için bir
hakarettir. Başkasının yanından geçerken yine ata kırbaç vurulmaz.